6 Eylül 2010 Pazartesi

İstanbul, sonbahar ,tiyatro...

Çok uzun bir zamandan sonra İstanbul’a kavuştum…İstanbul benim çocukluk hayalimdi.Orayı o kadar çok araştırdım o kadar çok incelemişim ki gittiğimde hiç yabancı gelmedi.Benim İstanbul’a hayran olduğumu biliyordu annem babam falan zaten bilmeyen kalmamıştı da neyse…Hep ‘gidince hiç sevmeyeceksin çok kalabalık çok korkunç’ derdi.Bende kendimi en kötüsüne hazırlamıştım.Ama hiçte öyle değilmiş.Beklediğimden daha sakin ve güzeldi.Kalabalık ve korkutucu yerleri de vardı kabul ama her şehirde var…Onların dışında çok güzeldi.her yerde bir saray her yerde bir camii bir kilise…hepsi eski yapılar hepsi işlemeli,hepsi kocaman,hepsi görkemli…tarihi yapıların arasında yürümek bir filmin içindeymişim gibi hissettirdi bana.kadıköy’ü çok sevdim bunun en büyük etkeni Dilara kabul ediyorum!Önceki akşam yarın buluşamıyoruz deyip iptal etmiştim.ama ertesi gün dayanamadım ve sabahın köründe Dilara’yı uyandırmaya çalıştım en az bi 15 defa aramışımdır.ödüm koptu uyanmayacak diye en sonunda duydu açtı telefonu o kadar rahatladım ki!! Ben uyandığında zaten karşıya geçmiştim kaçış yolu yoktu yani Dilara’yı görecektim! Sanırım kızcağız hayatının en hızlı hazırlığını yaptı.zaman kaybı olmasın diye gittik onu evinden aldık dilomun geçtiği sokakları gördüm dersanesini görüdüm.sahil yolunda gitmiştik oraya sahil çok güzeldi tekneler gemiler çok hoşuma gitti.zaten suya dayanamam atlamak geldi içimden ama atlamadım tabi ,abartmıyorum artık…Sonra Dilara beni her yere götürdü sürekli fotoğrafımı çekti…çok eğlenceliydi çok güzeldi…en acayip olanını anlatayım benim açımdan mozaik kafe ve oradı falcıydı Dilara açısından Sanatçılar sokağındaki 12 dev adam Cenk’in annesinden kolye alma şerefine erişmekti…tüm gün ben fal dedim o Cenk’in annesi dedi.Ama o falcı beni çok şaşırttı ,bu biliyor gerçekten…!kafenin ortamıda çok sıcaktı çok güzel yerleştirmişlerdi eşyaları çok mistik bi havası vardı hatta biz oraya Dilara’la Harry Potter’ın yeri demek istedik ve dedik…! Ya işin garibi hiç yabancı gelmedi İstanbul sanki hep oradaymışım gibiydi Dilarayla olağan buluşmamız gibiydi…Onu oradayken çok özlüyorum…






Tiyatro aşkım İstanbul’a gidince daha da bir arttı… Tiyatroların önünden geçince oraya oyuncu olarak girdiğimi hayal ettim çok eğlenceli bi durumdu. Belki oyuncu olamayacağım olmayı çok isterim ama eğer olamazsam bile çok iyi bir tiyatro sever olacağım söz veriyorum!oynamasam bile o sahnenin tozunu yutacağım.o koltuklarda oturarak yutacağım o tozu ama olsun…Bu konuda bencil değilim her türlü oyuncuyu, tiyatroyu izlemek çok başka bir keyif…Hepsi çok yetenekli hepsi çok bilgili…Zaten tiyatrocular zeki insanlardır.Tek bir kişi olmak onlara sıkıcı ve basit geldiği için oyuncu olurlar.her türlü psikolojiye hazırdırlar hepsini ayrı ayrı hissederler ve yansıtırlar…böylece tatmadıkları duygu yaşamadıkları olay kalmaz bence bu yüzden hayata da hazırdırlar…Her şeyi yaparlar şarkı söylerler dans ederler …Her şeyi aynı anda yapmaları çok hoşuma gider.Bir kaç işi bir arada yapamadığım için onların bu hareketlerini hayranlıkla izlerim.Hiçbir şeyin gerçek olmadığı bir dünyayı bize yaşatırlar…Bizde var olmadığını biliriz ama sahnede kendimizi gördüğümüz için gider izleriz merakla…Çünkü anlatılan bizim hayatımızdır ya da yakınımızdakinin işte bu yüzden tiyatro canlıdır…Çok şanslıysam tiyatrocu olabilirim sadece şanslıysam iyi bir izleyici olabilirim şanssızsam hayatın rutin işlerine kapılıp tiyatroya gitmeye zaman bulamayan bir zavallı olurum…

1 yorum:

  1. Herkesten bir dizi iz taşıyan İstanbul sanırım sana da yabancı gelmedi...Yeni tanışmalara o kadar açık ki yeni şeyler yaşamaya ve yaşatmaya bu enerjisini bizden insanlarından alıyor. Tabiki enerjiyi verenlerin yanında tüketenler de var ama olsun hayat bir denge üzerinde kurlu aynen İstanbul'da da olduğu gibi. Bir dost gibi sana da kollarını açtığını için bende mutlu oldum. Bence bu senin için ya da sizin için bir başlangıçtı. Güçlü bir ilişkinin temelleri atıldı artık devam ettirmek sana kalmış...


    Tiyatro konusunda ise umarım çok şanslısındır ve sahnenin tozunu koltuklardan değil de sahhnedeyken yutarsın. Başka birşey daha var eklemek istediğim "şans" garip bir kavram... Şansı kim yaratır şans nasıl yaratılır uzun uzun tartışıldığında bile çok da net bir kanıya varılamıyor...

    YanıtlaSil