29 Ağustos 2013 Perşembe

Cesareti Ağırlamak

        Cesaret her zaman gelen bir şey değildir bana. Nadiren uğrar. Bazen ben olmasam da evde ,o uğramaktan vazgeçmez aklımın köşelerine. Bense hep çekinirim onu misafir etmeye. Çekinirdim daha doğrusu. Şu an yatılı misafirim olur kendileri. İyi bir ev sahibiyim. Uzun zamandır bu kadar önemli misafirler ağırlamamıştım. Hoş geldi!
         Bazı durumları artık önceden çözmenin verdiği hüzün ve zevkle yazıyorum. Artık olayların sonunu başından göremeyen çaylaktan, neler olacağını tahmin eden kalfalığa yükseldim. Usta olmamam ümidiyle...
Her basamak daha da ürkütücü çünkü. Bu merdivenin bir sonu olmalı.
        Benim sıradan hayatım ne kadar farklılaşabilirdi ya da size ne kadar farklı gelirdi bilemem. Ama bana oldukça farklı ve yabancı her şey. Yeni hayatımdan bahsetmiyorum bile henüz onu yaşamaya başlamadım. Burada sürdürmeye ya da bitirmeye karar verdiğim hayatımdan bahsediyorum.O hayat ya bana gideceğim yolda eşlik edecek ya da unutmak isteyeceğim bir gölge yığını gibi üstüme çökecek.Hangisinin olması beni daha iyi hissettirir bilmiyorum. Ama unutmam gerekmiş gibi her şeyin üst üste kötü gitmesi ve çok değerli insanları kaybetmem ve kaybetmeye de devam etmem bana buradaki hayatımın artık dolduğunu söylüyor. Değişiyorum belki bu yüzden, sürüngenler gibi kabuk değiştirmem gerekiyor. Yeni kabuğumun beni tamamen sarıp sarmalamasını dileyebiliyorum ancak. Burada bir hayat geçirebileceğimi düşünmeye başlamıştım halbuki. Fakat yanıldım. Olmayacak ve gene hiç bir söz tutulmayacak.



NOT: Yazımı kime ya da neye yazdığımı belirtip belirtmemekte kararsızım fakat duramayacağım: bana sadece eşlik etmesini istediğim Bay D.'ye bana yaşattığı hayal kırıklığı ve yalnızlıktan dolayı kırgınım fakat aynı zamanda Bay B.'ye her şey için sonsuza kadar minnettarım. Çay onun yanına daha güzel. Cesareti , ağırlamam için bana verdiği cesaret  sayesinde şu an bir ev sahibiyim. Belki de kendisidir cesaret ve gün gelir ben sadece onu ağırlarım.

2 Ağustos 2013 Cuma

Sokak

     Ben seni sokakta bulmalıyım. Süslü, ışıklı binalarda değil, kendini süslemeye çalışan, kör, topal sokaklarda bulmalıyım. Yürümeliyiz seninle yollarda. Asfalt, tozlu, parke taşlı, ışıklı, ışıksız fark etmez sen varsan yanımda. Ayaklarımı hissedemeyecek kadar mutlu olurum ben o zamanlar. O yüzden varsın çakıl taşlı olsun ya da çamurlu. Yürürüm ben bıkmadan. Çimlerin üstüne basa basan dans etmeliyim seninle belki de bir deniz kenarında. Suya dokunmalı ayaklarımız, ruhlarımızı yanına alıp. Şarkılarımızı koşarken söylemeliyiz. Kocaman ışıklı caddeden geçerken nefesimiz kesilene kadar dans etmeliyiz. Öyle bir dans etmeliyiz ki camlı evlerdekiler koşup çıkmalı balkonlarına ve göz yaşı dolu gülümsemelerini birbirlerinden saklayıp, aklından geçenler okunmasın diye yalnızca küçük hakaretler savurmalılar bize ama yastıklarına başlarını koyduklarında bizi düşünmeliler. Özgürce nasıl dans ettiğimizi, nasıl sokakların bizim olduğunu düşünerek uyumalılar ki en azında rüyalarında özgür olup koşabilsinler sokaklarda! Ben seninle kaldırımlarda dans etmeliyim çocuk! Sokak kedilerine eşlik etmeliyiz. Kediler de bizim gökyüzü de!