13 Aralık 2011 Salı

Mavi At

     Mavi yeleli atın gece gibi kadife sırtına atlayıp gitmeliydim o gece.Dolunayın en çıplak olduğu o gece gitmeliydim.Ayaklarım çıplak,ıslak topraklara basa basa gitmeliydim.Saçlarım sarmaşıklara takılmalıydı.Ellerim papatya ve zakkumlara değmeliydi.
      Neden gitmedim?Ayaklarımın asfalta değmesi daha mı çok hoşuma gidiyordu yoksa?
       Midem bulanıyordu.Tüm organlarım dışarı fırlamak istercesine ayağa kalkmıştı.Kalbim ve beynim şişmiş yerlerine sığamaz olmuşlardı.
      O gün kaybetmişti insanoğlu masumiyetini ve öpüşmek o gün yitirmişti heyecanını.Dostluk gideli çok olmuştu.Ve son masun o gün atlamıştı kayalıklardan okyanusa.Yalnızlıklar çoğalmış,çocukların masalları kalmamıştı.Son bakire bekaretini o gün köhne bi sokak lambasının altında kaybetmişti.
       Ve benim mavi atım o gün gelmişti beni almaya gökyüzünden.En parlak yıldızdan bile daha parlak gözleriyle bakmıştı bana yalvarırcasına.Götürmek istiyordu beni gökyüzüne...
         Benim kararsız yüzümü görünce sırtını dönüp kırgın kırgın gitmeye başladı koştum peşinden,yetiştim ona atladım kadife sırtına,kafamı lacivert yelelerine yasladım,uyudum.Artık huzurlu gecenin kollarındaydım.

5 Aralık 2011 Pazartesi

kutulu sınıf

       Ağlamaklı bir gündü.Nasıl geçtiğini hatırlamıyorum.Akşam midem için içtiğim ilacın etkisi öğlene doğru geçti zaten.O zamana kadar yarı uyur yarı uyanık bir halde dolaştım,dolaşamadım bile oturup kaldım.Hatırlamıyorum ne olduğunu rüya gibiydi.Çok fazla puslu.Sanki yıllar öncesinden bahsediyormuşum gibi hissediyorum halbuki daha bu sabahtan bahsediyorum öyle berbat bir gündü işte.Yalnızlığımın tavan yaptığını hissettim.Teneffüslerde yalnız kalmamak için hocaların peşlerine takıldım.Merak etmeyin öyle hoca peşinde koşan gıcık tiplerden değilim.Ama bir teneffüsü tarihçiyle kitap alışverişi yaparak harcadım bir tanesinde müzik dinledim bir tanesinde Cemile'nin yanına gidecekken onun Ebru'yla aşağı indiğini gördüm onlara takıldım bir tanesinde de bahçede birilerini bulurum nasılsa deyip aşağı indim baktım edebiyat öğretmenim(malum en sevdiğimden) kapıda nöbetçi onun yanına gittim konuştum,diğer teneffüste de öyle yaptım sonra dergi grubu olarak fotoğraf çektirdik azıcık eksiklerimiz vardı ama bir dahakine telafi edeceğiz artık.Sonra bilmiyorum ne yaptım.Öyle dolu gözlerle gezdim etrafta.Tavır yapmışımdır belki bir iki kişiye.Sonra mesajlaştık kediyle.Sonra bana beni şu aralar sevmediğini söyledi nedeni onun içindeki nefretmiş ve bende nasibimi almışım bundan.Halbuki ben de sadece ona ihtiyaç duyuyordum.Bunu görünce sıkıldım,düşündüm anlık eğlenceler yaratmam gerektiğini düşündüm ortama uyup öylesine vakit geçirmek ciddiye almadan...Denedim gittim kutunun içine oturdum.Evet sınıfımızda kutu var kocaman 12lere özel tişört geldi bugün onun kutularını aldık bizim sınıfın kutulara zaafı var gerçekten gelen testlerimizin kutuları bile duruyor hala ev yapıyoruz onlardan içine oturuyoruz kendi kendimize bir yer yaratıyoruz.Evcilik oyunu gibi.İşte ben bunları düşünürken Ali de onun içine çökmüştü o da pek normal değildi bugün bende gittim yanına oturdum sığdık kalkamadık ama güldük baya güldük.Sonra Bahar geldi oturdu yanıma biri kaldırayım derken yere düşürdü bizi kutunun içinde debelendik ters dönmüş kaplumbağalar gibi,gene güldük.Çok güldük.Ben kendime güldüm.Bir de acıdım.Neyse ki bugün 7 ders işledik toplantı varmış bir ders daha durmak benim için iyi olmayacaktı.Bir de ilk defa burada bu kadar açık oldum şaşırdım sanırım gerçekten çok sıkıldım.

goes to...

Moda Sokağı'nın biriciği İrem beni ödüllendirmiş!! Afife Jale Tiyatro ödülü alsam bu kadar sevinirdim :P çok iyi geldi mutlu etti beni!Bu ödülünde kuralları varmış tabi şimdi o kuralları uyguluyoruz

 1-Ödülü veren kişiye teşekkür edip linkini paylaşıyoruz
teşekkür ederim sayın İrem beni mutlu ettiniz sevindirdiniz şu hasta halimle! aha bu da linki; http://modasokagi.blogspot.com/

2- biraz zor ama elden ne gelir hakkımızda 7 gerçek paylaşıyoruz oy oy...!

*Virginia Woolf ' a aşığım! bazen onunla aynı kişiymişiz gibi hissetmiyor da değilim.
*iflah olmaz bir sevgi ve ilgi delisiyim-.-
*2 hafta havuza girmeyince krizler geçiririm 
*çok uyurum ve doymam!
*19.yüzyılda yaşamak için her şeyimi veririm 
*Eski kabarık pembeli beyazlı ve minik gül desenli elbiselerine bayılırım hele bi de o kurdeleleri yok mu beni benden alır!
*son olarak da kendimi tanıtmayı sevmem :P
3-Sevdiğim 10 blogcuya ödül vereceğim uuu!! (tek tek link yapıştıramayacağım  çok üşendim.)


1-kanalizasyon balığım Cessie'ye
2-sevgili günlük Ekin'e.
3-moda sokağı İrem'e
4-my ego and me Diloloyum'a
5-Waffle seven Ali'ye
5-Adamın Birine
6-One more cup of coffee'ye
7-Engin Zahid'e
8-Tulkas'a
9-googhan'a
10-İrem'in ve Cessie'nin bi bildiği vardır diyerekten deep'e veriyorum ödülleri ehe! :D

(dün yazacakken bilgisayar dondu rötarlı olarak yayınlıyorum affola. Bir de Cessie vermiş bana ödül oy oy nasıl sevindim nasıl sevindim! gündüz yüzlü kızmışım ben öyle dedi eheee yaşasııın!)

2 Aralık 2011 Cuma

rüzgarın arkadaşlığı

Karanlık olmuştu ama saat çok geç değildi bilirsiniz kışın erken çöker karanlık,güneşi kıskanır bizden.Sokağa çıkmıştım bir yalan uydurup peşine düşmüştüm.Hava serindi,rüzgar esiyordu gözlerimi yaşartacak kadar sert esiyordu.Boynum,boğazım açıktı onları kapatmak için çalışmıyordum rüzgar çarpıp geçiyordu onlara engellemek istemedim belki rüzgar boynuma aşıktı.Otobüs bekleyen yolcular birbirlerini tedirgin bir şekilde süzüp duruyordu karanlık herkesin yüzünü acımasız gösterdiği için herkes temkinli ve bir o kadar da korkaktı.Biri saldıracak mı acaba ya da şu köşede elinde sigara olan delikanlı şu kızlardan birine sarkacak mı acaba diye bakınıp duruyordu insanlar.Güvensizleşiyorduk kendimize,birbirimize...
Ayaklarımın götürdüğü yer küçük bir parktı,tek salıncaklı.Ürkütücü diye geceleri gelmezlerdi buraya rahattım o yüzden oturdum bir köşeye karşıda minik bir karartı vardı giderek büyüyordu önce bana doğru yaklaşan iri bi sokak köpeği sandım ama değilmiş.Benim yaşlarım da incecik,düz saçlı bir kızmış.Onun köpek olmadığını anlayınca şaşırdım o da şaşkındı sanırım ben de uzaktan yere oturmuş kocaman yeleli bi kafası olan bi köpeğe benziyordum.Yanıma çöküverdi.Yüzü hiç yabancı değildi sanki hep karşılaşıyorduk.Konuşmadık.Düşündüm.Evet evet hep karşılaşıyorduk! yolda,parkta,otobüste...O da yürüyordu hep benim gibi.
Sonra konuştu ben seni tanıyorum dedi.Bende dedim.Hep yürüyoruz.Seninde mi canın sıkılıyor.Evet aynı senin gibi.Bana göre değil buralar diyor.Bende diyorum.En az kitaplar kadar yalnızım diyorum bende diyor.Camus diyor tanır mısın? Yok tanımam diyorum peki sen Virginia Woolf'u bilir misin bilmem diyor.Anlatsak ya birbirimize diyor tamam diyorum.Aynı anda aynı şarkıyı mırıldanıyoruz.''Monochrome floors, monochrome walls, only abscence near me, nothing but silence around me'' gülüyoruz...
Hangi okuldasın ya da okuyor musun diye soruyor söylüyorum.Şaşırıyor aynı okuldayız diyor.Şaşırıyoruz.Yeni gideceğim diyorum bende diyor.Hiç arkadaşım olmaz diye düşünüyordum,insanlarla anlaşamam pek sevmezler beni diyorum.Bu okulunda yalnız geçip gideceğini düşünürken seni buldum ilk defa şanslı olduğumu hissediyorum.Farklıyız ama aslında aynıyız diyor.Belki de bizi birbirimize çeken farklılığımızdı diye ekliyor.Haklısın diyorum.
Ve üç yıl geçiyor.Biz aynı sınıfta oluyoruz bazen günlerce konuşmuyoruz dikkatimizi başka şeylere yönlendirip dinleniyoruz biraz sonra bir cuma günü geliveriyor elinde pijamasıyla konuşmadık konuşalım ne zamandır diyorum.Konuşuyoruz.Film izliyoruz ağlıyoruz ama filmdeki aşıkların ayırılıklarına değil hayallerine aşık insanlara ağlıyoruz.Sonra telefon geliyorum sinirleniyor,sevgilisi canını sıkıyor sarılıyor bana ağlıyor,üzülüyorum telefonun o minik deliklerinden girip o çocuğu boğmak istiyorum.Sonra saman alevi gibi siniri nefreti sönüveriyor.Kızıyorum ona gülüyor.Sonra da uykumuz geliyor uyuyoruz.Uyurken konuşuyor uyuyana kadar onu dinliyorum.
Hayatımda bu kadar büyük yer etmesine rağmen neden benden bahsetmiyorsun hiç diye kıskanıyor bende ona bu yazıyı yazıyorum.

kediler balık sever

Kediler balık sever dedim balık ekledim üstte bilemedim güzel oldu mu ama kıyamadım da silmeye kalsın bakalım biraz eğlensin kedilerim.Sıkıldım hem değişiklik olsun hareket getirdi balıklarım bloguma heme onlar benim küçük minik kanalizasyon balığım Cessie'mi de temsil ediyorlar iki üç gündür görüşemedim sarılamadım ona...