30 Kasım 2011 Çarşamba

çorbadan kafa

En son bi yirmi beş sene önce yazmıştım sanırım.Artık vakti geldi sanki.Yazılılardı,derslerdi derken hiç girip ilgilenemedim bloglarla.Daha doğrusu hiçbir şeyler ilgilenemedim.Bu gün de yazmaya niyetim yoktu aslında yanlışlıkla oldu.Duştan çıktım gene her zamanki gibi,öyle ıslak saçlarla internette dolaşırken aklıma geldi.Ne yazacağımı da bilmiyorum böyle aklımda tasarladıklarım var hatta çok var ve ben hiçbirini yazamadığım için hepsi birbirine girmiş durumda hangi konuyu nasıl anlatacaktım kimi nereye koyacaktım hepsi çorba oldu.Bunu yazarken bile karıştırıyorum.Son cümleyi yazarken Virginia geldi gene aklıma.İntihar mektubunda yazdıkları baksana bunu bile doğru düzgün yazamıyorum,yazamayacaksam yaşamanın ne anlamı var gibi şeyler yazmıştı.Tam olarak bu değildi o yüzden tırnak içine almadım farkındaysanız yani tutup sözü bulursanız nereden atmış bu salak demeyin.Panik bi insan olup çıktım artık her şeyi yaparken kötü sonuçlarını düşünüp o durumdan nasıl sıyrılacağımı planlıyorum.Öyle çok anlatmak istediğim şey var ki...Nereden başlayacağımı şaşırdım.En azından başlamaya başlayabilsem o bile yetecek bir müddet bana.Ama şimdi değil hayır hayır şimdi başlamayacağım.

10 Kasım 2011 Perşembe

kesik saç

Sonunda kestirdim saçlarımı.Şu an düzler aynaya baktığım zaman tanıyamıyorum kendimi.Tam anlamıyla 'kendine yabancılaşmak' bu olsa gerek.Kuaförüm yani Mahmut amca ya da kuaförler arasındaki namıyla deli Mahmut.Saçlarımı gene kısaltmadı.Sürekli kısa kullanmak istediğimi söylüyorum ama kesmiyor,saçların güzel ve üstelik kıvırcık ben onları kesemem kesersem ve kabarırlarsa çok ağlarsın deyip duruyor.Ama her kesimden sonra fönlüyor saçlarımı.Sırf yüzümdeki şaşkınlığı görmek için yaptığına adım gibi eminim.Fönlerken yüzünde hınzır bi gülümseme oluyor hep. Oğluna falan anlatıyor.Konservatuarda okumak istiyormuş besteleri varmış dinle dedi,dinleyeceğim.Scissorhands için kesilmiş saçlarımı atacaktım ama boyutları olmadı ne yazık ki. Üzgünüm:/

3 Kasım 2011 Perşembe

bay kurbağa ve bayan saksağan

     İnsanevladı yalnız doğar ve yalnız ölür bu kadar.Yalnız yaşamak zorunda değildir.İşte bu gün ki konumuz buydu Emine hocayla.Yalnız kaldığımın o da farkında.Aslında herkes farkında sınıftaki bi kaç arkadaşım ne oldu sana bu sene değiştin,durgunsun,suskunsun diyorlar.Hani demek istediğim insanevladı görüyor da bir şey yapmıyor.En yakın arkadaşım -ona bu yazıda bay kurbağa diye hitap edeceğim-.Sınava hazırlanıyor tamam bunu anlayabilirim.Ders çalışması gerektiğinin farkındayım ama bayan saksağanla gezerken ders çalıştığını sanmıyorum.Yani bahçe de dolaşırken modallardan bahsetmiyorlardır heralde.Bunu ona anlattığım da bana uzaylı gibi bakmıştı.Şizofren olduğumu söylemesini beklerken hatanın ikimizde de olduğunu söyledi.Şaşırdım ama sevindim de.Biliyorum onun beni hiç bırakmayacağını,en yakını benim biliyorum ama benim de en yakınım o ve o olmadığı vakitler benim gidebilecek alternatif bir arkadaşım yok.O yüzden en azından 10 dakikalık çiş yapmamıza bile yetmeyen o salak teneffüslerinin birini bana ayırabilir ya da koca teneffüsü de istemiyorum en azından yanına gittiğimde azıcık konuşalım.Konuşmayınca aramızda paylaşacak bir şeyin kalmadığını düşünüp panikliyorum,korkuyorum.Yalnız kalmak ürkütücü bir şey.Ne bileyim özlüyorum bir de onu.Bayan saksağana gıcık oluyorum bazen sanki o almış gibi onu benden.Öyle olmadığını adım gibi biliyorum ama rahat duramıyorum işte.Neyse...Her şeyin düzeleceğini umut ediyoruz.Ben sadece Emine hocanın dediği gibi ilgi ve sevgi budalasıyım ,belki de biraz şımarığım.Tek istediğim sevilmek ve bunu görmek belki.Bilmek bazen yetmiyor olabilir.(itinayla belirtmek istedim kimseden gıcık almıyorum yanlış anlaşılma olmasın) Bay kurbağayı geri istiyorum o kadar.

okul günü ve bir ergen

       Bu gün okulda bi şey yapmadık okul işte öyle fantastik bir şey beklemeyin,oturduk,ders gibi şeyler dinledik geldik.5  ve 6.dersimiz Sir'eydi.Test falan çözmüştük cevapları kontrol ettik.Benim biraz fazla yanlışın çıktı diye düşünüp kendi kendime bunalıma girdim hatta hafiften Sir'e bile bağırmış olabilirim.Adamcağız hangileri yanlış söyle anlatayım dedi ben istemiyorum ben bakarım sonra gibi bir şey dedim somurtuk somurtuk kimeyse artık bu tavrım bilmiyorum.Bazen fazla çocuk oluyorum evet.Sonra teneffüste yanına çağırdı.Ne çabuk demoralize oluyorsun sen dedi bu hallerine sinirleniyorum dedi.Yanlışların da sandığın kadar fazla değil gayet normaller dedi.Canım Sir'üm ehe! Boşuna trip attım adama,sorularını bana sormaktan çekinme dedi bir de ben çok dürüst bi kızmışım ehe! Sevindirdi işte böyle beni.Yoksa şu an bunları yazamazdım.İşin akademik sorununu sir halletti.Psikolojik boyutunu da Emine hoca.Hani beni Türk hekimlerine değil,öğretmenlerine emanet etmeliler bence.Emine hocayla konuştuklarımı farklı bi yazıda anlatmalıyım bence.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Aklımdan dökülenler.

     Ne yazacağım hakkında hiçbir fikrim yok sadece canım başka bir şey yapmak istemiyor.Ders çalışmaktan kaçmak için de yapıyor olabilirim bunu.Her hangi bir sorunum var mı yok mu onu da bilmiyorum.Ne çok güzel,harika her şey diyebilirim ne de her şey berbat.Ama eksik olan bir şey var gibi?Öyle işte.
      Saçımı kısa kestirmek istiyorum ama pişman olurum diye yapamıyorum aslında annem pişman olacaksıııın diye korkuttuğu için kestiremiyorum.Ama ya kestireceğim ya keseceğim!
      Drama kursunu da bırakıyorum.Cuma günleri tee Gazipaşa'ya gitmek çok yoruyor,otobüsle dönmek de ayrı dert zaten.O kadar kirliler ki elimde olsa yürüyerek gideceğim eve,midem bulanıyor artık otobüslerden.Cuma günlerini hiçbir şey yapmadan kendime ayırmam iyi olacak gibi.Ama bi uğraşım olsun istiyorum.Bu gün cam boyamaya kalkıştım ama cam boyası bulamadım yarın bi yerlerden bulacağım ya da cuma günü.Önce meyve suyu şişesini boyamakla başlamayı düşünüyorum.Eğer güzel olursa salondaki büyük dikdörtgen vazoya göz diktim onu boyayacağım ama eğer kötü olursa kıracağım o şişeyi.Çünkü başarısız olduğumu görmek beni çok sinir ediyor.
      Eminim cumartesi günü gittiğimde Obengül abla ilaçların dozunu ve seansların sıklığını arttıracak.Öyle hissediyorum.Ama önümde daha 3 gün var her an farklılaşabilirim ,bilmiyorum.
       Çok dengesiz belki de gereksiz bi yazı oldu biliyorum.Ama şu an için yalnızca bunlar döküldü aklımdan...