1 Aralık 2010 Çarşamba

bir oda bir kütüphane

        Artık bir odam ve bir kütüphanem var… Hocam bugün anahtarı bana verince aklıma hemen bu düşünce gelmişti.Kütüphaneyi adam etme işine giriştik.Yeni kitaplar aldık hocamla beraber…Meğer edebiyatçıyla kitapçıya gitmek ne de eğlenceliymiş.Gitmeden wafflemızı da yedik.Enerji  toplamamız gerek öyle değil mi?Ama küçültmüşler çok üzüldük.Tıka basa doymaktı amacımız kısmen doyduk hayal kırıklığına uğradık.Bir sürü kitap seçtik daha gelmediler ,gelmelerini dört gözle bekliyorum.Gelsinler hepsini tek tek dizeceğim raflara ,kuzucuklarım benim…
       Çok fena bağlandım kütüphaneye…Boş dersler de sürekli oradayım.Tozlu eski püskü ama gene de çok seviyorum.Zaten kendimi şu sıralar boşlukta hissediyordum bağlanacak bir şey bulamamıştım kütüphane çıktı ortaya…Çokta güzel oldu.Dergi çalışmaları da var tamam yeter işte!
     Ayrıca Sir’ü özledim…Bu hafta yoktu üzüldüm günler çok yavaş geçti.Tamam boş dersler en güzel derslerdir bilirim henüz dersler boş geçmesin diyebilecek kadar ermedim ya da aklımı kaybetmedim ama o Sir!Yarın gelecek konuşma yapıp tekrar gidecek…Yazılı da ertelendi rahatladım ama Sir’ün annesi için çok üzülüyorum.Bir an önce gelse…’Öyle bi şey yok ‘dese…O kadar Sir’den bahsettim ünlü lafımı yazmazsam hatırı kalır müsadenizleee…. O bir SüperSir….

     Belli etmiyorum farkındayım ama şu an çok duygusalım.Acayip depresif iki hafta geçirdim.Günlüğüme bir sürü yazı yazdım.Onları buraya geçirmeyi de planlıyordum ki…Yazıya gayet ciddiyetsiz ve her zamanki şımarıklılığımla başlamışım bundan sonrasında da ben ölüyorum desem bile pek ciddiye alınmaz diye düşündüm bence iyi ettim.Sonra yazarım onları.Şimdi o kadar işin gücün arasında bi de burada öyle şeyler okuyup bunalıma girmeyin ne gerek var…

      Burada bitsin bence bu yazı nerden başladım nereye gidiyorum ben bile anlamadım.Bir saçmalıklar silsilesinin daha sonunda geldik.Bir dahaki yazıda duygusallığımı yansıtmak ümidiyle hoşçakalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder